bugün

entry'ler (123)

12 mart 2017 bursa ygs rezaleti

Olay bir arkadaşımın kardeşini sınava götürdüğü zaman yaşanmış, o sırada başka bir öğrencinin başına gelen olayı anlattığı yazıyı kendisinin izniyle hiç değiştirmeden sizinle paylaşıyorum.

''Şimdi sizlerle "30 saniyede bir gencin istikbali, geleceği nasıl çalınır" onu anlatacağım. Çok değil bu sabah tam 9.44'te tanık olduğumuz, mücadele ettiğimiz bir olay.. Bugün kardeşim Bursa Ahmet Vefik Paşa Anadolu Lisesi'nde sınava girdi. Saat 9.43'te bir genç koşa koşa sınav binasına geldi. Yeni yönetmeliğe göre 9.45'te kapılar kapanıyor ve öğrenci alımı yapılmıyor. Buraya kadar eyvallah. Öğrenci tek başına gelmişti, eşyalarını emanet bürosuna teslim etti ve tam 9.44 bile değilken polisler ve idarecilerden oluşan kontrol noktasına geldi, malumunuz sınav girişlerinde tel saç tokası dahil hiçbir şey alınmıyor. Öğrenci de sınava yetişememe kaygısıyla nüfus cüzdanını emanet bürosuna teslim ettiği cüzdanında unutmuş. Kapıdaki görevliler "Hemen kimliğini al gel, bekliyoruz" dediler. inanın 30 saniye bile sürmedi, yani saat henüz 9.45 değildi... Can havliyle 30 metrelik mesafeyi koştu, geri geldi. Ne oldu dersiniz? KAPILARI KAPATTILAR, ÖĞRENCiYi SINAVA ALMADILAR. Ve saat 9.44 idi. Birçok veli ile birlikte içeri alınması için mücadele ettik, üstelik kendileri kimliğini alıp gelmesini söylediler, bekliyoruz dediler. Yetmedi emniyeti aradık, bir çözüme kavuşmadı, hatta üstüne "Hanımefendi sınava giremeyen kişi neyiniz bu kadar diretiyorsunuz?" dendi, hiçbir şeyimdi oysaki, ülkemin bir vatandaşıydı sadece. idari personelle muhatap bile olamadık. Arkamıza dönüp baktığımızda genç arkadaş sessizce gidiyordu, 1 yıllık emeği, gelecek umutları, istikbali bir idari personelin egoları yüzünden yok oldu, ertelendi! YAZIKLAR OLSUN BÖYLE SiSTEME. inanıyorum ki o gelen öğrenci kendi adamlarından olsa saat 9.45'i geçmiş olsa bile bir telefon görüşmesiyle paşazadeler gibi içeriye alınırdı. Buna sessiz kalmayın lütfen, 12 Mart 2017 tarihinde Bursa Ahmet Vefik Paşa Anadolu Lisesi'nde yapılan rezaleti unutmayın. Emniyet personelleri idari personel hakkında suç duyurusunda bulunabileceğimizi söyledi, lütfen bunu yayın, bir gün sizin de yakınınız olabilir. Bunca stresle, emekle bugünü bekleyen gençlerin umutları yok ediliyor, buna bari sessiz kalmayın! 10'da başlayan sınava 9.43'de gelen öğrenciyi almamak kadar saçma bir şey yok, bu çocuk sınava geç kalmamış ki, 17 dakika önce gelmiş!!! Ama burası Suriyelilerin SINAVSIZ, STRESSiZ, iSTEDiĞi OKULDA iSTEDiĞi BÖLÜMÜ SEÇEREK OKUDUĞU BiR ÜLKE, yani güzel kardeşim sen bir yıl hazırlanırsın, emek harcarsın, geceni gündüzüne katarsın, anan baban ihtiyaçları kısar sen dershaneye git diye, çalışır çabalar FAKAT ELiN SURiYELiSi GELiR SENiN BiR DAKiKA iLE KAÇIRDIĞIN O SINAVA BiLE GiRMEDEN iSTEDiĞi OKULDA OKUR! Yazıklar olsun bir neslin istikbalini çalanlara!''

diş ağrısı

merhabalar sevgili sözlük, uzun süredir buralara hiçbir şey yazmıyordum. ta ki geçen sene temmuz ayında çektiğim diş ağrısını aynı dişte ve aynı şekilde çekene kadar. isteyenler o hikayeye buradan ulaşabilir (#28610936)

gelelim şimdi hikayemize. şu anda evet tam şu anda 41 saattir hiç uyumamış haldeyim. Ağrı perşembe günü ortaya çıktı (şu an cumartesi sabahı) ve ben dişlerimi sıkan bir insan olduğum için ağrının bundan kaynaklı olduğunu düşünüp çok önemsemeyip bir ağrı kesici attım (bkz: arveles). Sağ olsun beni akşam saatlerine kadar idare etti ama akşam ağrı tekrar vurunca bu işte bir sakatlık olduğunu anladım. Diş sıkma ağrısı bu kadar uzun sürmez çünkü ve ağrı çok daha şiddetli bir haldeydi. Tekrar bir ağrı kesici daha aldım 1-2 saatliğine rahatlattı fakat yatmaya gideceğim sırada tekrar başladı. Normalde hiç ağrı kesici kullanmayı seven bir insan değilim ama dayanamayınca bir ağrı kesici daha içtim, ama artık her şey için çok geçti. Dişin sağlam ağrısı başlamıştı ve hiçbir ağrı kesici tek başına işe yaramazdı. Artık işin uzmanı oldum, böyle bir ağrı iltihaptan başka bir şey değildi.

Ağrı yapan dişim üstteki hikayeden okuduysanız göreceksiniz, okumadıysanız da kısaca söyleyeyim, seneler önce kanal tedavi yapılacak denilip sinirlere kadar diş açılıp, sinirlerin üzerine dolgu yapıldığı için geçen sene temmuz ayında şiddetli bir ağrıyla gelmişti. Hikayenin devamını şu anda yazıyorum, özel hastaneye gidip kanal tedavi yaptırdım ve huzura kavuştum. Ta ki iki gün öncesine kadar.

Geçen sene temmuz ayında izmir'e tatil yapmaya gelmiştim (izmir'de okuyorum, ailem Bursa'da). Zengin bir aile değiliz öyle her istediğimde çıkıp buraya tatile geleyim, baya zorlaya zorlaya bir arkadaşımla birlikte öyle bir haftalığına gelmiştik. Bir hafta sonunda diş ağrımdan dolayı cadde üzerindeki özel bir dişçiye gidip muayene olduğumda bana ilaçlarımı vermişti ben de kanal tedaviyi Bursa'ya dönüp yaptırmıştım. 2 gün öncesine kadar hiçbir şeyim yoktu ve 2 gün önce yukarıda anlattığım şiddetli ağrı tekrar başladı. Böyle olunca ben de yine aynı caddedeki aynı doktora gittim, kendisini pek sevmiştim çok iyi ilgilenmişti benimle. Gidince hikayeyi anlattığımda beni hatırladı. Hemen dişimin filmini çekip sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştı.

işte geldik cafcaflı kısma sayın okurlar. Beni yanına çağırıp dişime yapılan kanal tedaviyi ayrıntılı bir şekilde anlattı. Aslında dedi iyi bir kanal tedavi yapılmış, güzel oyup doldurmuşlar ama senin de gördüğün gibi dişin köküne kadar inememişler. Göz kararı baktığında köke 3 milim daha olduğunu ve sinirler tamamen alınmadan dolgu yapıldığı için dişimin yine iltihap yaptığını söyledi. içimden bin türlü küfür ettim eski doktorlara. Özele gideyim parası neyse vereyim adam gibi yapsınlar dediğim hastane bile doğru düzgün dolgu yapamamıştı.

Her neyse doktor bana 1000mg'lık antibiyotik (bkz: amoklavin) 550mg'lık ağrı kesici (bkz: apranax fort) ve yine iltihabı sökmesi için 500mg'lık (bkz: nidazol) verdi. Şu ömrünüzde az buçuk ilaç içtiyseniz değerlerin ne kadar yüksek olduğunu anlarsınız diye yazıyorum bunları. Çünkü her ağrıya iyi gelen bir arveles 25mg iken benim aldığım ağrı kesici 550mg. ilaçlarımın hepsini 12 saatte bir almak zorundayım ve şu ana kadar dün sabah ve dün gece kullanabildim. Önümde geçirmem gereken yaklaşık 6 saat daha var ilaçları tekrar alabilmem için.

Gelelim ağrının nasıl bir şey olduğuna. 41 saattir ağrı yüzünden uyuyamıyorum. Kesintisiz bir ağrım var, ağrının azalma-artma derecesi %3-5 civarında ama hiç kesilmiyor veya çok azaldığı olmuyor. Üstelik bunlar 2 öğün ilaç almışken yaşadıklarım. Sorunum artık uykusuzluk değil, 41 saattir hiç durmayan bir ağrıyı çekmek zorundayım ve hepsinde uyanık kalmak zorundayım ve yemek yiyemiyorum, kalp atış hızımı arttırdığı için yürüyemiyorum hatta hareket bile etmemeye çalışıyorum. Çünkü hiç durmadan kalbim şu anda o ağrıyan dişimin orada atıyor ve kesintisiz bir ağrı veriyor. Soğuk koymak, rakı koymak, karanfil falan bunlar hikaye, apranax ve amoklavin alıyorum bunlardan güçlüsü morfin. Sorun dediğim gibi uyumamak değil, kesintisiz ağrı o kadar can sıkıcı bir şey ki artık psikolojim etkileniyor, ki psikolojisi ağrıyla acıyla bozulacak bir insan değilim. Yani elimi deldiğim oldu, çok kez vücudumun kesildiği oldu, bir yerlerden düşüp oramı buramı şişirdiğim morarttığım oldu ama ''ah'' bile demedim hiçbirinde. Bu ağrı ise 4 saat önce uyumaya çalışırken bana yine izin vermediği için yataktan kalkıp ağlamama sebep olacak bir ağrı. Dünyanın en büyük acısı/ağrısı değil, sadece yeterince rahatsız edebilecek bir ağrı ama 5 saniye bile kesilmiyor, can sıkıcı olan kısmı bu. Bazen ağrının yükseldiği de oluyor, yemek yerken ne kadar o dişimi kullanmasam da ağzım çalıştığı için yemekten sonra ellerimin içini kaşındırıcak, duvarları yumruklatacak ağrılara sebep olabiliyor. ilk saatler ilacı içene kadar katlanayım diyorum, ama 41 saat geçtikten sonra ağrı devam edince inanın intihar etmek çok abartı bir çözüm gibi gelmiyor. Gerçekten şu anda biri gelse canımı alsa diye bekliyorum, inanın öyle bir ağrı. Düşman olduğum kimse yok ama gerçekten düşmanımın başına vermesin diyebileceğim bir ağrı. Bu ağrıyı dünya üzerinde kimse hak etmiyor. Uykusuzluktan suratım şişti, gözlerim kızardı, vücudumdaki bütün kaslar güçsüzleşti, gözlerim çok düzgün görmemeye başladı, çene kaslarım ve kemiklerim ağrıyor, düzgün beslenemiyorum, uyuyamıyorum, uyanık duramıyorum ve bunların hepsinin sebebi canım doktorumun kalan 3mm'lik diş sinirini almaması.

Umarım hiç kimse bu acıyı böylesine çekmez.

Diş ağrısı çekip de okuyan varsa şu entry'mi ona tek diyeceğim şudur: Doktora git kardeşim, abim, ablam, doktora git. Ben dünya üzerinde dişçiden en çok korkan insanım ama inan güzel bir doktora gidersen ne ağrı ne acı yaşıyorsun. Diş ağrısı baş ağrısı gibi keyiften çıkmaz, uyuyunca geçmez. Dişin ağrıyorsa koşa koşa doktora git olur mu güzel insan. Doktora gitmemek daha korkunç olabiliyor, gör ki ben koşa koşa gittiğim halde bu haldeyim.

Kendinize ve dişlerinize çok iyi bakın, iyi dileklerinizin bir kısmı da benimle olsun. Diş ağrısı çeken insanlara da çok iyi davranın.

diş ağrısı

Dünyanın en berbat ağrısıdır. Daha önce elimden ameliyat oldum bu kadar acı çektiğimi hatırlamıyorum. Gün boyu bir 5-10 saniyeliğine bile azalmayan, yatsan uyutmayan, insanı yerinde oturtmayan, dünyadaki en kötü insanların bile hak etmediği ağrı çeşididir.
4 gündür yine diş sıkmam yüzünden sandığım ağrım bugün dişçide çözüme kavuştu. Dışarıdan bakıldığında tertemiz olan diş film çekildiğinde sıkıntının ne olduğunu gösterdi. Daha öncesinde (1-2 sene önce) kanal tedavi yapacağız deyip dolgu yapılmıştı. Şimdi de doktorun söylediği şu:
Dolguyu dişin içindeki sinirin üstüne yapmışlar. Yoksa diş sıkmaktan böyle bir ağrı olmaz (Dişlerimi birbirine değdiremiyorum). Buradaki dolgu temizlenecek sonra kanal tedavi yapılıp bu sinirler alınacak üstüne tekrar dolgu yapılacak.
En büyük korkusu dişçi olan benim gibi bir insana söylenebilecek en güzel cümleleri söylemişti sayın doktor. Neyse ki özeldi de adam gibi ilgilendi ve pat diye söyledi sorunu. Vay ben nasıl kanal tedavi yaptıracağım, dolgu yaparken bile dayanamadım derken, doktor yarım saat boyunca sesi çıkmadan oturan kadına kanal tedavi yaptığını söyledi. Dedim ben dolguya dayanamadım, sprey sıktılar falan. Sprey mi? dedi. Ağrır tabi iğneyle uyuşturmaları lazım sprey ne, ağrıması normal dedi.
Diyeceğim o ki, devlet hastanesinin doktorlarını teker teker sikeyim. Daha dolgu bile yapmayı bilmeyen orospu çocuklarına sağlığımızı emanet ediyoruz. Paranız varsa yoksa borca falan girin özelde hallettirin işinizi özelde adamlar mis gibi iş yapıyorlar.
Uyuyamıyorum lan uyuyamıyorum, intihar etmeyi düşünüyorum evde ya, var mı böyle ağrı? Kimsenin başına gelmesin böyle şeyler ya istisnasız kimsenin.

dolorex

-Normalde zaten hiç bir ağrıya acıya ilaç alan adam değilimdir hiç sevmem vücuda hap girmesini fakat konu diş olunca dayanamıyorum günde 1 tane hap içsem üzülürdüm şimdi lap lap lap hap gömdüm. Sorun yaratabileceğini ben de düşünüyorum fakat elimden bir şey de gelmiyor.
-Arveles yarın kesinlikle almayı düşünüyorum. Dişin iltihap kapacağını sanmıyorum çünkü her diş sıktığımda aynı yer ağrıyor ve geçiyor. Sadece bu sefer dişi biraz fazla dürttüm devamında 3 gündür ağrılarla kıvranıyorum.

dolorex

Diş ağrısı için bakkala herhangi bir ağrı kesici almaya gittiğimde yanımdaki adamın ''diş ağrısı için dolorex al tak diye kesiyor çok işe yarıyor'' demesiyle bakkalda bulunmadığı için o an panalgine alıp sonraki gün kendilerini almayı planladığım ilaç.
Panalgine içtiğimde 10dk içerisinde ağrıyı kesti fakat çok uzun süreli bir etki yaratmadı. Daha sonra sabahın köründe diş ağrısıyla uyanarak eczaneden hemen bir dolorex aldım. Eve gelip bir şeyler yedikten sonra attım bir tane dolorex fakat bekle bekle taa 40 dk sonra etkisini gösterdi fakat güzel gösterdi sağolsun.
ilk dolorex'i sabah 9'da içtim öğlen 3'e kadar uyudum. Kalktığımda yine ağrıyla uyandım bir tane daha içtim yine uzun süre sonra etki etti fakat etki süresi azdı. Akşam 7'de 3. dolorex'i içtim fakat 2 saat boyunca ölümcül bir ağrı çekmeme rağmen hiçbir etkisi olmadı. Akşam saat 9'da 4. dolorex'i içtim 10 dk içinde dişim baya bir sakinledi. Gece 1'de ağrının hafiften baş göstermesiyle hemen 5. dolorex'i içtim fakat 1 saat boyunca kıvranmamın üzerine gece 2'yi 10 geçe 6. dolorex'i içtim fakat bu sefer 1 saat arayla içilen 2 dolorex bile kurtarmadı. Şu anda gece seansımdaki ilk hapın üzerinden 2 buçuk ikincisinin ise 1 saat geçmiş durumda ve 3.yü içmeyi düşünüyorum. Umarım bir sakatlık çıkmaz, tek isteğim azıcık uyumak.
Ha bu arada diş ağrım diş sıkmaktan oluşan bir ağrı ve maalesef dişler için şu plastik şeyi yaptırmaktan başka çaresi yok. Yani iltihap falan olsa durmam direk doktora giderim ama böyle oturup ağrının geçmesini beklemeliyim. Böyle ağrı zamanları da ağrı kesici gömüyorum. Gerçi ilk defa bu kadar ağrıdı ya. 3. dolorex yollarda gibi umarım yarına sağ çıkarız. Çıkamasak da inanın ölüp gitmek şu lanet diş ağrısını çekmekten çok daha rahat.
Bu arada at gibi diş ağrısı için varsa bir ağrı kesici öneriniz alırım vallahi.

edit: bu gerizekalı dolorex gece 01:00 ve 02:10'da iki adet içmemden sonra daha yeni etki ediyor o da tam değil yani. en güzeli fentanyl sanırsam. ondan sonra hani kuşlar ağaçlaaar renkli renkli çiçekleeer.

yazarların şimdi dinlediği şarkıdan bir cümle

A thousand years of failure
A thousand years they bled
To the bear, the blitzkrieg and the holy father
They just bow their heads

kalorifer böceği

Hazır üniversite yaşamına geçmişken bu arkadaşlarla tanışmamak olmaz. 2. senemdeyim ve bu anasını siktiklerim evi istila etmiş durumdalar. Uzun süredir birlikte yaşıyoruz çok nadir çıkıyorlar diye pek sesimi çıkarmıyordum ama bugün son noktayı koydu bir tanesi. Dolabımı açmamla dolabın tavanında bir tanesi fıtır fıtır hızla kaçtı. ilacı getirene kadar gözden kayboldu.
Ama ilaç falan nafile eve bomba atsanız kökleri kurumaz bu sikiklerin. Tam kıllandım falan derken bir tanesi odamdaki çekyatın altına kaçtı. Normalde böceklerden hiç tiksinen biri değilim ama inanın o çekyatın altına kaçışı gördüğümde içim çekildi tüylerim diken diken oldu. Yarın finalim var ve bugün bana uyku yok resmen.
Karanlıkta yaşıyor bu ibneler, gece mutfağa bir su içeyim diye giderseniz kesin rastlarsınız bir tanesine. Mutfak en sevdiği mekan bu piçlerin. Ama banyoda da gördük, deterjan mı yiyor ne yapıyor puşt ne işi varsa orada bastım kafasına kaynar suyu.
Borik asit denen bir şey duydum pek bir işe yarıyormuş patates ve şekerle birleşince bakalım o formülü deneyeceğiz. Aşamaları teker teker bildireceğim buradan. Kalorifer böceğiyle savaş için takipte kalın.

en çok özlenen diziler

(bkz: leyla ile mecnun) şimdiden özledik be.

megahead

norveçteki hapis cezası muhabbetinde megahead'e edit verdiği için queenofissizs'e aşina gelmiş yazar. teşekkür ettim kendisine.

50 yaşında hala milletin sevgilisini kesen gavat

bakın beyler olayı yanlış anlamayın, bugün bu örnekler sadece dikkatimi çektiği için söyledim. ben sadece kendi kız arkadaşımda değil, çay ocağında oturan göt kesen gavatlardan da şikayetçiyim. benim anlatmak istediğim, anormallik olmadığı halde milletin sevgilisinin, yav hadi sevgilisi olmasın, bir bayanın içine içine düşmektir. kot pantolon giyenin götüne uzun uzun bakmak nedir? ne giysin lan daha ne giysin, kot pantolon giyene de gözün göremeyeceği mesafeye gelene kadar bakacaksan daha ne giysin.

sürekli odak noktasının neden meme olması da çok basit. bir kadının vücuduna bakıp zevk almaya çalışıyorsan ya memesine bakarsın ya götüne. bu dediğim 50 yaşındaki gavat önünde market arabasıyla yanımızdan geçtikten sonra dönüp dönüp bakmıştır. nereye? tabi ki göte. bana hata bulmaya çalışmayın, olayı yaşayan benimi kız arkadaşımı bilen benim.

megahead

sol frame'de görünce kendimi mutlu oldum, he valla kimse girmemişti bugüne dek, çok ilgi çekmem buralarda.

vücut şart doğrusun da six pack var bende, onu da açıp ''huoaa six pack var lan bende döverim hepinizi'' diyemiyorum ki, kollar kürdan kürdan.

50 yaşında hala milletin sevgilisini kesen gavat

ilk cümleden gireceğim, orospu çocuğunun önde gidenidir. daha bugün yaşadım bu olayı. sevgilimle bursa'dayız migros'a girdik. yiyecek içecek bir şeyler alacağız. kız arkadaşım öyle açık saçık giyinen bir insan değildir, bir yaz gününde ne giyilecekse o vardır üzerinde. zaten bir yeri açılsa anında müdahale ederim, anlayacağınız öyle bakılacak, bakılıp da görülecek bir şey yoktur. ama orospu çocuğunun biri çıkar gelir, yanından geçerken memelerin içine içine düşer. 30 yaş büyük olmasa tutar ağzını burnuna sıçar nefes alacak yer bırakmam. ama elimden gelen adama dik dik bakmaktır.

bir başka olay ise yine aynı gün içinde metro bekleyen duvara yaslanmış 30-35 yaşlarında başka bir orospu çocuğuyla olur. yine aynı şekilde yanından geçerken içine içine düşer memelerin. be amına koduğum, be ırzını siktiğim, açık seçik bir şey yok ortada daha ne düşüyorsun lan içine. sorsan orospu evladı müslümandır, oruçludur. senin ben yarraktan oluşan o minik beynini sikeyim lan. ulan çok dertliyim, o adama koyacaktım kafayı, koyamadım. hayatımda kavga etmemiş adamım lan, görseniz cılız da bir şeyim zaten. götüm yemiyor açıkçası bu halde birine tutup yumruk sallamak.

ne yapayım ulan ey sözlük. bu çok büyük bir dert, eminim sizler de böyle olaylara şahit olmuşsunuzdur, belki de başınıza gelmiştir. yanında sevgilisi olan, gayet normal giyen bir kızın içine içine düşen orospu evlatlarına ne yapılmalıdır. hele ki ben bu vücutla ne yapayım?

red label

bu ramazan gecesinde denediğim içkidir. evdeki dolabın taa köşesinde bardakların arkasında karanlıkta bir red label varmış deneyeyim dedim. şu ana kadar çeşit çeşit bira, viski, şarap, likör, vodka içtim ama bu arkadaş niyeyse beni çok etkiledi. yıllanmış olmasında etkisi var mıdır bilemiyorum çünkü senelerdir duruyor bu red label bizde. şöyle söyleyeyim bardakta kokusunu içime çekince bile gözümden yaş geldi çok keskin, çok uzun süre içini yakıyor insanın diğer içkiler bu kadar uzun sürmemişti ya da ben hatırlamıyorum. biraz şarap havası var sanki, tat olarak değil de az içip sarhoş olma anlamında. üstelik normalden pahalı bir şey de değil ama güzelmiş sevdim kendisini.
müsaadenizle ben gidip biraz daha red label alayım kendime.

1112211 com

twitter hesabını da paylaşmıştır bugün. taa eskilere geçmişlere gittim adam sürekli tanrıyla ilgili yazılar yazıyor falan sürekli bi istanbul muhabbeti var. merrill edge diye bi banka var sanırsam ona da hayli sinirli. çok acayipli lan heyecanla takip ediyoruz.

bu twitter adresi: https://twitter.com/Sumer__Kolcak
tuhaf arkadaşın kimliği: (img:#661682)
tuhaf arkadaşın pasaportu: (img:#661686)
tuhaf arkadaşın yeşil kartı: (img:#661687)
tuhaf arkadaşın california'daki sürücü lisansı: (img:#661687)

futbol maçı izlemeyen erkek

aha da benimdir. Sonuçta futbol da bir hobidir ve bütün erkeklerin ortak bir hobisi olacak diye bir şey yoktur.

gökyüzünün kızıl olması

genelde kar yağacağına delalettir. En azından ben hep öyle gördüm.

sevgilinin ölmesi

düşüncesi bile korkunç kötü olan eylem. Giderken beni de götürürse kabulüm yoksa daha durup ne yapayım.

ruh halini bir anda değiştiren şeyler

neşeli bir geceyi bitirirken kordonun çimlerinden kalkıp 5 dakika kadar yürüdükten sonra hiç bir cepte telefonun bulunamaması. Götünüz tutuşur bir anda ne yapacağınızı bilemezsiniz. Koştura koştura oturduğunuz yere gelirsiniz ama biri zaten sizi gözetlediği için kalktığınız an oturduğunuz yere bakıp telefonu başka diyarlara çoktan götürmüştür. Gecenin 3ü olduğu için kimse de görmemiştir. Hayatınız sikilir geçirdiğiniz o mutlu geceden eser kalmaz bir anda.

yazarların en sevdiği film soundtrack leri

wanted filminde çalıyordu, little things parçanın adı ama kime aitti hatırlayamadım.

başörtülü kızların mide bulandırıcı olması

(bkz: saç fetişi) olan yazarın isyanıdır.